robot

Westworld: Geleceğin teknolojisi ısırır filmi

/

westworldGenellikle eskiden yapılmış bilim kurguları sevmem. Konuları, bilime bakışları, üstüne üstlük görsel efektleri çok hoş olmaz. Ama Westworld, Türkçe’ye çevrilmiş adıyla Batı Dünyası bu tanımların dışında kalıyor. 1973 yılında yapılmış, robotları anlatan bir film. Üstelik yazar ve yönetmeni, daha sonrasında Jurassic Park serisi, Congo ve Küre gibi filmlerin yazarı Michael Crichton. 1973 yılında sinema dünyasına çektiği ikinci film, yazdığı altıncı film.

Geleceğin dünyasında heyecan ve macera arayan insanlar için bir Westworld kurulmuş. Bir western kasabası ve ortaçağ kalesinden oluşuyor bu dünya. İnsanlar buraya macera için geliyorlar ve onlar için hazırlanmış robotlarla bu macerayı buluyorlar. İnsanlar angut robotları birbiri ardına öldürüp, yeteneksiz şövalyeleri kılıçtan geçirip genç ve güzel robotları hoppili diye yatağa atarak kendilerini birer kahraman gibi hissediyorlar.

Ne var ki robotlar kafayı yiyor, kontrolden çıkıyor ve biri hariç herkesi öldürüyor. O “biri” de zaten filmin “neredeyse kahramanı”.

Filmin en baba robotu Yul Bryner. Robotluğun onun kadar yakıştığı bir başka karakter daha bilmiyorum. Robotluğun yanında silahşörlük de ona çok yakışıyor. Enteresandır Bryner’in filmde canlandırdığı karakter, 1960 yılında, filmin çekiminden 13 sene önce canlandırdığı The Magnificient Seven filmindeki karakterin neredeyse aynısı. Hatta bu karakter o kadar çok seviliyor ki filmin gösteriminden 5 yıl sonra, John Carpanter Halloween isimli korku filmini çekerken filmin ölmeyen karakeri Michael Meyers’i Yul Bryner’den esinleniyor.

Filmograflar, bir filmde çekilen ilk dijitize görüntülerin (Yul Bryner’in gözünden görünen piksel piksel dünya) bu filmde kullanıldığını belirtiyorlar. Filmin çekim yılı göz önünde bulundurulduğunda bunun mümkün olduğunu söylemek lazım.

Filmin konusu mükemmele yakın ama yönetmenliği konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil. Filmin sonunda inleyerek yardım isteyen kadının su içince kıvılcımlar saçması, robot olduğunun ortaya çıkması yanlış geldi. Filmin güzel gidişatına yakışmadı. Eğer bir kopyası elinize geçerse, eğer fırsatınız olursa mutlaka seyredin filmlerinden biri…

Sosyal medyanin içine ettiniz eserleriniz ortada

/

eserleri ortadaKadir Topbaş, İstanbul Belediye başkanı adayı oldu. Beklenen bir şeydi. Yine de belediye başkan adayı olduktan sonra sosyal medyada birçok konunun tartışılması kimseyi şaşırtmamalı. Ama ya tartışılmazsa? İşte bu soru birilerini çok korkutmuş olmalı ki Topbaş aday olduktan sonra bir robot ordusu onun adaylığı hakkında sevgi dolu mesajlar atmaya başladı.

En çok dikkat çeken mesaj serisi Kadir Topbaş iyi çalıştı, eserleri ortada oldu. Onlarca, yüzlerce, binlerce geldi bunlardan. Birisi düğmeye basarak daha önceden hazırlamış olduğu, onlarca, yüzlerce, binlerce robotun bu mesajları vermesini sağladı.

Nereden mi anlıyoruz bunu yapanların robot olduğunu? Sayalım:

  • Bin kişi aynı anda, aynı dakika içinde aynı mesajı atamaz. Fizik ve mantik kurallarına aykırı bu
  • Aynı mesajı atan adamların japon ve çin suratlı olması çok enteresan
  • İsimlerin Cenger, Malih ve Tayaz gibi milyonda bir de olsa görülemeyecek şeylerden seçilmesi enteresan
  • Yazılan mesajların başlık sayılarının, karakter sayılarının tıpatıp olması çok enteresan. Hiç mi klavyesi sürçmez bu binlerce kişinin?

Sosyal medya, halkın haber alma, birbirini kendi gibi düşünenlerden haberdar etme alanı. Onu bu şekilde pisletenler, onlarca gazeteyi pislettikten sonra sırayı buna getirenler, elimizde kalan tek ifade özgürlüğümüze tüy dikenler utansın!

Şimdi şu açıklamayı bekliyorum: Bu mesajları biz atmadık geziciler attı.

Haydi utandırmayın beni!