Kategori: TV

  • Mr. Spock’tan öğrendiklerimiz

    Mr. Spock’tan öğrendiklerimiz

    Mr. Spock karakterinin Star Trek dizi ve filmlerinde söylediği enteresan sözleri topladım. Bunları arka arkaya koyunca Leonard Nimoy’un hayatımıza kattıklarımızı daha iyi anlamaya başlayacaksınız…

    Bilgisayarlar mükemmel hizmetlilerdir… Ama asla onların altında çalışmak istemem

    Kötülük müritleri olmadan yayılamaz

    Değişim tüm varlıklar için zorunlu bir süreçtir

    Yetersiz olgular daima tehlikeye davetiye çıkarır

    Kadınların direkt cevap vermekten kaçınma kapasitesini asla anlayamadım

    Komuta etmenin bunun gibi şartlar altında heyecan verdiğini alayabiliyorum. Ama ben bundan ne korkuyor ne de hoşlanıyorum. Komuta etmek sadece olgu ve mantık çerçevesinde ne yapılması gerekiyorsa yapacağım

    Volkanlar asla blöf yapmaz

    İnsan ırkının istemediği şeyleri elde etmek için ne kadar çok şey yaptığını görmek çok ilginç

    İmkansızı elediğiniz zaman geriye kalanlar, olasılık dışı dahi olsa, gerçektir

    Çoğunluğun ihtiyaçları azınlığın ya da tek kişinin ihtiyaçlarından daha önemlidir

    Kaptan, neredeyse şans diye bir şeyin varlığına beni inandıracaktınız

    Kritik zamanlarda insanlar kesinlikle tam olarak görmek istediklerini görür

  • Uzay 1999 görüntülü görüşme

    Uzay 1999 görüntülü görüşme

    comm

    Görüntülü görüşmenin hayal olduğu 1970’li yıllarda bir uzay istasyonu hayal edip ondaki tüm görüşmeleri görüntülü olarak düşünmek…

  • House da nereden çıktı?

    House da nereden çıktı?

    houseDavid Shore Kanada’nın Londra şehrinde doğmuş bir prodüktör. Her çok para kazanan TV prodüktörü gibi Yahudi… Aklında hep polisiye çekmek var. CSI ve NCİS serisinin hastası. Bir dedektiflik temelli polisiye çekmek ölüyor. NYPD Blue serisinin prodüktörlüğünü yapıyor. Buradan iki Emmy ödülü geliyor ama aklı oralarda değil.

    Sonunda kendine bir çıkış yolu buluyor: Polisiye tarafını bir kenara bırakarak dedektiflik tarafını elde tutarak bu işi sağlık tarafında götürmek. O zamanlar bu fikir çok tutarmış gibi görünmüyor. Ama kendilerine şahane bir isim buluyorlar bunu götürebilmek için: Aslında gazeteci olmak isteyen, hatta bunu da yapan ama sonrasında acayip bir şekilde Yale Tıp Fakültesini bitirmiş Lisa Sanders…

    Gazetelerde sağlığın dedektiflik hikayesi benzeri yazılarını yazan Sanders ilaç oluyor ve House M.D. çekimleri başlıyor.

    16 Kasım 2004 yılından 21 Mayıs 2012 yılına kadar süren bir dizi oluyor House… ABD’nin en çok izlenen 10 dizisinden biri oluyor. 66 ülkeye satılıyor.

    Kuduz olduğu bilinmeyen kadınlar, at kestanesi yediği için radyasyon zehirlenmesi geçirdiği sanılan casuslar, bağırsaklarından 3 metrenin üstünde tenya çıkan hastalar, testikül kanseri olan kadınlar, kimin hangi hastalığa kapıldığı bilinmediği için yarısının feda edildiği bebekler… İnanılmaz bölümler yaşattı House.

    En önemli  klişesi de bölüm sonuna kadar hastalığı çözemeyip bölümün sonunda yemek yerken başına gelen bir şeyle olayı çözmesiydi.

  • Geçmişte kalmış bir gelecek: Uzay 1999

    Geçmişte kalmış bir gelecek: Uzay 1999

    Amerikalılar bu televizyon işinde çok ileri gittiler. Oysa TV başlangıcından beri İngilizlerin iyi olduğu bir şeydi. Gerek diziler, gerek show programları… Ama sonra Amerikalılar bilim kurgu dizileri keşfetti, böyle deyince çok doğru olmaz belki değiştirerek söyleyelim, Amerikalılar efekt ve dekora para harcayarak gerçekçi bilim kurgu diziler yaparlarsa halkın beğenisini kazanacalarını keşfetti. Bildiğiniz gibi bunun en önemli ve canlı göstergesi 1969 yılında başlayan (ve hala süren) Uzay Yolu’dur.

    Hal böyle olunca İngilizler Amerikalılara yenilmenin ezikliğini üstlerinden atmak için harekete geçtiler. Eğer onların efsane dizisi varsa İngilizlerin de olurdu. Bu yüzden tüm hızıyla Uzay 1999 hayata geçirildi. Başta İtalyan Televizyonu RAI de bu işin içindeydi. Sonra İngilizler tek kaldılar.

    (daha&helliip;)

  • Komser Columbo

    Komser Columbo

    Şirin komser, şirin insan. Çok zeki, ama bir o kadar savruk… Neye neden yaptığını, sırları nerede nasıl çözeceğini bir türlü anlayamıyorsunuz. Aslında bunun yüzünden bile sevilebilirdi ama sevilmesinin çok daha farklı sebepler var.

    Komser Kolombo, tersine dedektiflik hikayesi denen bir formata sahip. Bu format 1912 yılından beri kullanılıyor. Ama televizyonlara aktarmak Komser Kolombo serisine nasip oldu. Eee ne ki bu formatın mantığı diyenlere kısaca özetleyelim: Dizi başlamadan, ilk reklamlar, hatta dizinin tanıtım yazıları geçmeden önce cinayet işleniyor. Seyirci cinayetin nasıl, kimin tarafından, hangi motivasyonla işlendiğini en ince detaylarına kadar görüp öğreniyor. Sonra dizi başlıyor. Komser Kolombo işi tüm zekasıyla çözmeye çalışıyor ama seyirci bunu komserimizden önce anlıyor (başka ne olabilirdi ki) ve kendini zeki, dolayısıyla mutlu hissediyor. İşte bu büyülü taktik ki diziyi herkesin sevgilisi haline getirdi.

    (daha&helliip;)