Yaşadığı travmalar onu evde yaşamaya mahkûm etmişti. Kolay değildi. Çocukken evlerine giren bir gürültücü bir hırsız babasını uyandırmıştı. Eğer babası “kedidir kedi” demiş olsaydı, gürültücü ancak bir o kadar psikopat hırsızın bıçak darbelerine maruz kalmayacaktı. Aradan 20 geçen 20 yıllık babasız ve tedirgin hayatının ardından o bir iş gezisindeyken evlerine giren bir başka hırsız karısını ve çocuğunu almıştı ondan. Bunların bir tesadüf olduğuna inandıramıyordu artık kendini. Ona göre gizli bir örgüt vardı ve bu örgütün görevi onun hayatını zehir etmek, sevdiklerini elinden almaktı.
Önce kendini güvende hissedeceği farklı yöntemler aramaya başladı: Önce ailesinin bireyleriyle oturmayı düşündü. Ama o kadar çok insan kaybetmişti ki onlarla geçinebilmesi mümkün olamıyordu. Vazgeçti. Daha iyi bir muhite taşındı. Daha sağlam kapılar yaptırdı, daha kalabalık ve kapısında bekçilerin oturduğu bir apartmanda oturdu. Ama hırsızlık gizli örgütü onu izlemeye devam etti. Buna rağmen gecenin bir yarısı camdan giren hırsız evine girerek cüzdanını alıp çıktı.
Bu son gelişmenin yarattığı travma yenilir yutulur bir şey değildi onun için. Evine kapandı. Bu konuda yapılabilecek, paranın satın alabileceği en büyük teknolojiyi satın almak için bildiği tüm arkadaşlarını harekete geçirdi.
Teker teker güvenlik firmalarına da güvenmiyordu. Kendi güvenliğini kendi araçlarıyla sağlamayı planladı. Sensormatic kelimesini bir kenara yazmasını ve bununla ilgili her şeyi satın almasını önerdi ona en yakın ve en teknolojik dostları. Hiç ikiletmeden sensormatic.com.tr adresine girdi. Tüm cihazları teker teker ısmarladı oradan. Camlarının dışına hareketli kameralardan ekletti önce. Böylece evinin dışından da gelen tehditlere karşı kendini koruma altına almış oldu. Kameralar hareketli olduğu için kötü niyetli birinin evinin önünde kör bir noktada durabilmesi fiziksel olarak imkansızdı. Bu arada yine Sensormatic yetkilileri onun için kameraları harekete duyarlı hale getirmiş ve gün içinde olup biteni seyredebilmesi için dijital kayıt sistemiyle donatmışlardı. Hayat onun için çok daha güvenli hale gelmişti böylece…
Ama bununla da kalmadı. Çünkü onun yaşadığı travmalar çok sağlıklı bir insanı dahi psikopat hale dönüştürebilecek şeylerdi. O yüzden evinin önünden kimlerin gelip geçtiğini, kaç kişinin gelip geçtiğini öğrenmek istedi. Bunun da cevabını verdi Sensormatic ona. Öyle bir sistemdi ki bu… Basit bir kamera ile yazılımın gücünü birleştiriyor, o gün kapısının önünden veya sokaktan kaç kişinin geçtiğini söyleyebiliyordu ona. Paranoyasını besleyecek verilen çıkarabiliyordu o da böylece… Bugün düne oranla 50 kişi az geçti. Bugün Pazar gününden bile fazla araba geçti kapımın önünden. Geçen araba sayısı insan sayısından fazla oldu. Evdeki sıkıntılı hayatı ayrı bir renk kazanmıştı.
Bu kadar uğraştıktan sonra evinde kendini güvende hissediyordu artık. Evinin içine döşediği cihazlara karşı ölen karısına duyduğu cinsten bir aşkla bağlanmıştı. İnsanlar kendilerine güven verenleri seviyorlardı. İnsanlar kendilerine güven veren şeylere aşık oluyorlardı. Evindeki kamera ve izleme sistemlerine kadın isimleri vermeye başladı.
İşini yaparken bilgisayarlara muhtaçtı. Her zaman telefonla konuşmak da mümkün değildi. Bu yüzden bilgisayarına bir mesajlaşma programı koyarak gün içinde raporlama yaptığı kişilerle konuşmaya başladı. Çalıştığı şirketlerden biri raporlama işini abarttı ve gün içinde üç dört rapor birden istemeye başladı. Evin içinde dahi işlere yetişemeyecekti neredeyse. Eğer raporları iseyten o kız o kadar güzel olmasaydı… Eğer gözleri annesinin çocukluğunda hayran olduğu o güzel gözlerine benzemiyor olmasaydı… Yapılacak iş değildi.
Kız biraz da mahcup bir biçimde “yine değişiklik istiyorlar raporda” deyince tüm sinirleri ayağa kalkıyordu. Çünkü bir istek diğerini tutmuyordu. Rapor her el değiştirişinde farklı bir hal alıyordu. Sonuçta baktığınızda tek bir rapordu bu ama bir türlü bitmiyordu. Ama o kız… O kadar güzeldi ki reddedemiyor hatta sinirlenemiyordu bile. En kötüsü de şirketteki yönetici takımının raporun basılmış hali üstünde düzeltmeler yapmasıydı. Zira herkes kağıtların üstüne yazdığı için bunların internet üstünden paylaşılması çok da mümkün olmuyordu. Gerçi o güzel kızla saatler boyu konuşmalarını sağlıyordu ama bazen bu bile yetemeyebiliyordu.
Şirket yöneticileri bunları dokümanların bilgisayar üstündeki hallerinden düzeltme yapılması yerine daha aptalca bir çözüm üretti ve belgelerin raporu hazırlayanlara elden verilmesine karar verdi. Bunu kim yapacaktı? Elbette ki güzel kız… Ama dam bunu istiyor muydu? Evine birinin gelmesine kapıdan içeri girmesine hazır mıydı? Hemen bu konuda neler yapılabileceği Sensormatic’e soruldu. Sensormatic’in cevabı basit ve netti: Elbette yapılabilirdi. Bu işe özel hazırlanmış biyometrik çözümler yıllardır güvenle kullanılıyordu zaten.
Sonuçta kızın biyometrik ölçüleri, parmak izi veya retina taraması sisteme girilecekti. Kız geldiğinde apartman kapısını parmak iziyle açacak, doğru kata geldiğinde zile basmak yerine gözünü retina taramasından geçirerek kapının açılması için bekleyecekti. Filmlerde görüldüğü gibi bu cihazların akıllı hırsızlar veya acar ajanlar tarafından kandırılması mümkün değildi. Bu yeni sistemler eve birinin gelmesi için onun güvenlik kıstaslarını yerine getiriyordu.
Kızın eve gelip gidiyor olması adamın hayatında yeni bir kapı açtı. Artık kızı en az Sensormatic kadar seviyordu. Buna emindi. Ona güveniyordu. Kapıdaki biyometrik cihazlar ona olan güvensizliği yüzünden değil kızın güzel gözlerini ve hatta içini görebilmek için önemli bir araçtı. Rapor gibi önemsiz konuları önden hızlıca bitiriyorlar ardından hayata yönelik konuşmalar yapıyorlardı. Aralarında belki de olmaması gereken bir elektrik doğmuştu.
Günün birinde rapor teslimi sırasında adamın eli kızın ellerine değdi. Adam o anda kararını verdi ve kıza sarılarak kendine doğru çekti. Belli ki kız bunu beklemiyordu. Veya bekliyordu ama bunu istemiyordu. Ufak tefekliğinin getirdiği kıvrak bir hareketle kurtuldu adamdan. “Rapor tamamdır” diyerek hızlı adımlarla çıktı gitti evden.
Adam pişman olmuştu yaptığına. Yine bir rapor gönderimi sırasında kıza bağlanarak yaptığının yanlış olduğunu anlatmaya çalıştı bilgisayarın tuşlarında gezinen uçarcasına parmaklarla. Kız duraksayarak yazıyordu. Önemli olmadığını söyledi önce… Sonra uzunca bir süre, sanki kafasında yerine oturtmaya çalıştığı bir şeyler varmış gibi bekledi. Ardından “benim vücudumda bir sorunum var” dedi. Adam anlamamıştı, “hastalık mı… hasta mısın” diye yazdı korkarak… “Metala karşı alerjim var. Vücudumun bir noktasına metal değerse kabarıyor vücudum ve haftalarca kaşınıyorum” dedi kız. Adam iyice şaşırdı. “Yani?” diyebildi… Kız bir süre daha durduktan sonra “akşam raporu getirdiğimde bunu sana uzunca anlatmak isterim” diyerek kestirip attı.
Akşam hareketli kameralarla tüm sokağı gözledi adam. Her zaman yaptığı gibi kızın minibüsten inmesini, sokağı geçmesini izledi. Kamerayla ona zum yaptı. Gözleri, akşamın geç saatine rağmen siyah gözlüklerle örtülüydü. Elleri cebinde yürüyordu. Sık sık gözlüğünün altına bir mendil sokuyordu. Apartmana gelip parmağını kapı açma düğmesine dokundurdu. Apartmanda yukarı çıkması normalden daha uzun sürdü. Gözünü retina taramasına yaklaştırdığında kıpkırmızıydı. Hatta gözbebeklerinin hizasına kadar yaşlarla doluydu.
Adam heyecanla kapıyı açtı. O zaman kızın gözlerinin ağlamaktan kızardığını anladı. Retina taramasının buna rağmen çalışmış olması etkileyiciydi. Çünkü bu gözleri çok iyi tanıyan biri eski gözlerden eser olmadığını söyleyebilirdi. “Buyurun raporunuz” dedi kız resmi bir üslupla… “İçeri girmeyecek misin” dedi adam konuşmayı eski havasına sokmaya çalışarak… Hayır dedi kız… Ona sol elini uzattı. Tokalaşmak için ters bir eldi bu. Adam şaşırdı. O da kıza sol elini uzattı ister istemez. Kızın bir parmağı kızarmış ve neredeyse yara olmuştu. Sol elinin yüzük parmağıydı bu. Altın bir yüzük vardı bu parmağında.
“Evliyim” dedi kız artık göz yaşlarına engel olmaya çalışmadan… “Evet sizi çok sevdim ama üç yıllık evliyim. Ben bu cihazın…” gözleri kapıdaki cihazın üstünde gezindi “Sensormatic’in size verdiği güveni veremem size. Yanlış şeyler olsun istemedim. Bunu ben de yaptım ama yanlış yaptım…” Koşar adımlarla merdivenlere yöneldi.
Adam kapıdaki bir süre kalakaldı. Sonra kapıyı kapatıp standart kilitlerini yerine oturttu. Bilgisayar sisteminin başına geçti. Kızın apartman kapısında oturmuş ağlarkenki halini gördü. Bunu kayıt etmeye başladı. Kızın yavaş yavaş sokağın sonuna doğru sarsak adımlarla yürümesini izledi. Yoldan bir taksi çevirmesini zum yaparak izledi. Gözleri hala kıpkırmızıydı. Kapısından gelip geçenlerin sayısında bir kişilik azalma olacaktı bundan sonra. Sensormatic de söyleyecekti bunu ona mutlaka. Bu son görüntüleri hiç silmedi bilgisayarından. Keşke Sensormatic güvenliğin her alanında verdiği desteği bu alanda da verebilseydi, keşke baştan bu kız hakkında her şeyi söyleyebilseydi ona… Günün birinde bu markanın hislerini güvene alacak bir çözüm üreteceğine emindi.