Gezi olayları tüm hayatımızı baştan sona etkiliyor. Ancak etkilediği en önemli alanlardan biri de sosyal medya kullanım alışkanlıkları. Bu konuda TKNLJ sitesi içinde birkaç başlık açmış ve değerlendirmeleri yapmıştık.
İnternetin önde gelen veri sağlama sitelerinden Stat Counter rakamlarına göre Türkiye’de sosyal medya alışkanlıkları ciddi farklılaşma yaşadı gezi olayları sırasında. Aşağıda konuyla ilgili siteden çıkardığım istatistiki verileri inceleyebilirsiniz. Resmin üstüne tıkladığınızda verilerin büyük hallerini de görebileceksiniz.
Bu verilere göre Türkiye’de olayların başladığı günden itibaren oransal olarak Facebook Türkiye’de pazar kaybetti. Özellikle olayların çıktığı ilk günlerde Youtube inanılmaz şekilde yükselişe geçti ve belki de son iki yılda ilk kez Facebook’tan fazla bakıldı. İşin ilginç yönü, özellikle başbakanın vurguladığı şer odaklarının bulunduğu Twitter, oransal olarak bu ikilinin bir hayli gerisinde kaldı.
Youtube üstünden olayların gerilemeye başladığı günlerde ise Twitter harekete geçti. Gerçekten de toplumsal muhalefetin sosyal medyada güçlendiği günlerde bu sefer Twitter, Youtube kadar olmasa da yukarı çıktı ve Facebook’tan yine ciddi bir biçimde pazar payı çaldı.
Bu grafiklere baktığımızda ülkenin sosyal medyayı ne için kullandığı da ortaya çıkıyor: Tek bir sosyal medya yok aslında. Youtube, Facebook ve Twitter gibi araçları bir kenara bırakırsak Türkiye’de başka sosyal medya organı da yok. Olayların gelişim tarihlerine baktığımızda Türkiye, bir konuyu masaya yatıracağı zaman ciddi bir biçimde Twitter kullanıyor. Hükümete karşı tepkiler genelde Twitter’ın yüzdesel kullanımını artırıyor. Diğer taraftan Facebook, ülke normalleşme sürecine gireceği zaman bir hoşbeş ortamı olarak eski yerini alıyor.
Olayların hiç olmadığı dönemle bugünleri karşılaştırdığımızda ise karşımıza farklı bir tablo çıkıyor: Türkiye’de yüzde 5’ler seviyesinde olan Twitter kullanımı bu olayların ardından artık yüzde 10 seviyelerine oturmuş görünüyor. Artık Twitter belirgin bir biçimde rüştünü ispat etmiş durumda.
Twitter’ın bir diğer ilginç yönü de yıllık olarak baktığımızda ortaya çıkıyor: Twitter ülkede ne zaman bir karşıt görüş patlaması olsa öne çıkarak yüzdesel kazanımlar yaşıyor. Örenğin son iki yıla baktığımızda en çok arttığı dönemin Fazıl Say’a karşı çıkan mahkeme kararı olduğunu görüyoruz.
Bir diğer ilginç başlık ise aynı dönemleri ABD ile karşılaştırdığımızda ortaya çıkıyor. ABD’de de Facebook’un belirgin bir üstünlüğü var. Ancak orada Twitter’ın yine yüzdesel olarak esamesi bile okunmuyor. Orada birinciliği zorlayan bir Pinterest olgusu var ki yakın bir tarihte Facebook’u yiyip bitirecekmiş gibi görünüyor. Yine ülkemizde çok az kullanılan StumbleUpon ki kendisini bir web siteler koleksiyonu olarak tanımlıyor, orada yine açık ara üçüncü. Hatta Reddit bile Twitter’ın üstüne çıkıyor her fırsatta. Tabii ABD mevzuunda belirtmemiz lazım gelen yine önemli bir nokta var: Facebook zaman zaman ülkemizde yüzde 90 kullanımın üstüne çıkıyor ama ABD’de yüzde 50 ve altındaki bantlarda geziniyor.
Peki her halk hareketi sosyal medyada böylesi büyük değişimlere neden oluyor mu? Tabii ki hayır. Örneğin elimizde çok net bir Mısır örneği var. Mısır’da bu denli yaşanan gelişmeler, ilk birkaç gün Youtube’da paylaşılan videların yarattığı bir küçük kıpırdanma dışında neredeyse hiçbir hareket farklılığına neden olmamış. Bugünlere geldiğimizde Twitter kullanımı düşmüş, Facebook iyice yüzde 100’lere dayanmış durumda.
Bu örneklerden yola çıkarak basit çıkarımlar yapabiliriz:
- Facebook kullanımı apolitik
- Twitter kullanımı kesinlikle çok politik
- Youtube yeri ve zamanı geldiğinde zıplamasını yapıp tekrar köşesine çekiliyor
- Başbakan kesinlikle sosyal medya kullanım oranlarına bakmalı: Ne zaman Twitter kullanımı artarsa dikkat etmeli, Facebook daha çok kullanılmaya başlandığında rahatlamalı
- Bu verilerden yola çıkarak Twitter’ı yasaklamaya çalışmak bütün insanlar gündüz öldürülüyor o zaman gündüz sokağa çıkmayı yasaklayalım demek gibi. Twitter yasaklanırsa mutlaka bir Zwitter gündeme gelecektir.