Facebook devletlerin kendilerinden talepte bulunduğu isteklerin raporunu yayımladı. Facebook, ilki Ağustos 2013’te yayınlanan Devlet Talepleri Raporu’nu devletleri faaliyetleri konusunda daha şeffaf olmaya teşvik etme doğrultusundaki çalışmalarından biri olarak açıkladı. Bir anlamda herkes benden herşeyi istemesin bak yoksa veririm adınızı dünyaya demek istiyor.
Raporda şunlar ön plana çıkıyor:
- Her ülkeden gelen taleplerin sayısı
- Bu taleplerde belirtilen kişi/veya kullanıcı hesaplarının sayısı
- Ülkelerin yerel yasalarına uyum sağlamak doğrultusunda Facebook’un karşıladığı taleplerin yüzdesi
- Bunlara ek olarak, devletlerin yerel yasalara aykırı olmaları gerekçesiyle içerik sınırlamasına yönelik talepleri
Rapora göre, devlet taleplerinin büyük çoğunluğu soygunlar ve kaçırılmalar gibi suç vakalarıyla ilgili olarak geliyor. Türkiye özelinde ise bir önceki rapordan bu yana Facebook’un aldığı devlet taleplerinde çok büyük bir değişim olmadığı görülüyor. 2013 yılının ikinci yarısında Türkiye’den gelen talep sayısı 129 olmuş. Daha önceki raporda 96 olan bu istek sayısına bakıldığında istek sayısındaki artış yüzde 26 olmuş. Avrupa’ya bakılırsa bu sayı Almanya için 1,687, Fransa için 1,661 ve İtalya için 1,699’a ulaştı. ABD’den ise gelen talep sayısı 12 bin 598 oldu.
Raporda, aynı dönemde Türkiye’de 2 bin 14 adet içeriğin sınırlandırıldığı belirtiliyor. Rapora göre, söz konusu içeriklere erişim, düzenleyici ve kanun uygulayıcı kurumların talepleri doğrultusunda, Atatürk’e veya Türkiye’ye hakareti yasaklayan yerel yasalara aykırı olmaları nedeniyle sınırlandırıldı. Facebook tarafından gerçekleştirilen kapsamlı incelemelerin ardından içeriklerin yerel yasalara aykırı olduğu tespit edildiğinde söz konusu içeriğe erişim yalnızca talebin geldiği ülkede sınırlandırılıyor.
Bir anlada Facebook diyor ki e ne derseniz yapıyoruz işte. Zira Türkiye’nin isteklerinin yüzde 57’ye yakın bir oranı kabul görmüş.
Facebook bu raporda bariz bir biçimde şunu die getirmiş: Bizim 1 milyar kullanıcımız var, ama bunların arasından pek az sayı izlenmeye giriyor, onların da sınırlı bir yüzdesi kabul görüyor.
Kendimizi rahat hissetmeli miyiz? Yorumu size bırakıyorum.