sosyal medya politika

Sosyal medyada politikacı ve seçmenler ne yapmalı?

/

sosyal medya politikaSosyal Medya Politika anketiyle ilgili araştırmanın tüm yazılarına ulaşmak için bu linke tıklayabilirsiniz

Sonuç bölümüne gelip olayı noktalamak gerekirse… Benim bu anketten aldığım dersleri ve politikacı ve sosyal paydaşlarına önerilerimi maddeler halinde toparladım:

  • Kullanıcılar verdikleri cevaplarda politik fikirlerini Twitter üstünden ifade etmek istediklerini söylüyorlar. Yani beğensek de beğenmesek de ezici kullanıcı sayısına sahip Facebook daha çok oyun ortamı gibi gözüküyor.
  • Kullanıcılar oradan bir şeyler almak istiyor. Orada kimsenin göremediği şeyleri öncelikli olarak görmek istiyor. Seçilen isimlere baktığımızda beğeni kitlesinin yoğunlaştığı kişiler böyle yapıyor. Televizyonda söylenenlerin orada tekrarını kimse yemiyor.
  • Kullanıcıları çapraz sorguladığımızda karşımıza fikirlerin değişebilme ihtimali çıkıyor. Ama bunları değiştirebilecek olanlar gazete ya da televizyonda söylenenler değil. Artık belli ki o devirler kapanmış. Yani politikacıların sosyal medya ve internete yönelik iletişim hazırlaması şart. Bu bakış açısıyla özellikle iktidarda olmayan politikacıların televizyonlar bize yeterince yer vermiyorlar söyleminin artık yanlış olduğunun görülmesi lazım.
  • Televizyon ve radyo özellikle bitmiş. Orası eğlencelik çıtır çerez bir yer olarak anılmalı… E hani internetin geleceği videolardı söylemine cevaben… Video, televizyon yayını değildir.
  • İnsanlar Superman değil, normal kullanıcılarla konuşmak, onların söyledikleri ve önermeleriyle fikir dağarcıklarını değiştirmek istiyorlar. Bu çok net. Aynısını iki yıl önce ülkemize gelen Obama’nın sosyal medya danışmanı da söylemişti ve seçimi bu şekilde kazandıklarını dile getirmişti.
  • Bunu bu şekilde söylemek belki de kötü ama Melih Gökçek saldırgan tavrıyla aslında doğru bir iş yapıyor. En azından insanların kendisini takip etmesi için doğru bir iş yapıyor. Ama Gökçek’in takipçileri fikirlerini onunla yapılandırmıyor gibi gözüküyor. Yine de bu kısıtlı anketin sonuçlarıyla Gökçek insanların fikir yapısını değiştiremez demek çok afaki olur. Ama takipçi kazanmak için kesinlikle doğru bir üslup bunu her bilim adamı size söyleyecektir.
  • Gezi olayları gibi kendi iç dinamiği olan farklı konuların büyüme ve yayılma sebebi internet gibi gözüküyor. Bunu internetin kapatılması için değil bir tespit olarak söylüyorum. Görünen o ki televizyon seyreden kişilerin fikirleri Gezi olaylarını haksız bulmaya doğru gidiyor. Eğer birilerinin bu tip olayları yönetmek gibi bir niyeti varsa onlara televizyon ve gazeteleri daha izlenebilir hale getirmelerini öneririm.

İnternet ve sosyal medyanın gelişimini göz önünde bulundurursak bu çıkarımlarla toplumları iyi bir hatip olarak şık bir takım elbiseyle yönetmek çok mümkün gözükmüyor.

Sosyal medya en çok kızdığını da takip ediyor

/

melihgokcekSosyal Medya Politika anketiyle ilgili araştırmanın tüm yazılarına ulaşmak için bu linke tıklayabilirsiniz

Bu bilgilerin üstüne şimdi bir de bu insanlar kimleri takip ediyor, kimleri takip etmiyor mevzuuna bakalım. Görünen o ki söz konusu politikacılar olunca sosyal medyayı, özellikle de Twitter’ı insanların sevdiklerini takip ettikleri bir yer olarak tanımlamak tarihin en önemli yanılgılarından biri olur. Zira insanlar birilerini görüşlerine uygun olsa da olmasa da takip ediyorlar. Hatta eğer birini sevmiyorlarsa onu daha da sıklıkla takip ediyorlar.

Gezi olaylarını kabullenme yüzdelerine bakacak olursak bu ağırlıkta kitlenin en çok sevmediği kişi, yüzde 50’ye çok yakın bir oranla Melih Gökçek çıkıyor. Eğer Melih Gökçek bir kesimin kendisini sevmemesini istiyorsa bu konuda son derece başarılı. Ama diğer tarafa baktığımızda Gezi olaylarını onaylamadığını söyleyenlerin sevmediğini söylediği isimlerin arasında belki daha da büyük bir yüzdeyle Kemal Kılıçdaroğlu geliyor. Ama enteresandır, diğer kesimin aksine; Kemal Kılıçdaroğlu, bu kesim tarafından hem sevilmiyor hem de takip edilmiyor. İkinci sırada başbakan Recep Tayyip Erdoğan gelirken üçüncü sırada ise Vali Avni Mutlu geliyor.

Sevilmeyen isimlerin arasında Egemen Bağış’ın çok yüksek bir yüzdesi var. Sonrasında ise Şamil Tayyar ilginç bir biçimde öne çıkıyor. Yiğit Bulut politikacı statüsünde en çok kızdıranların arasında kendine müstesna bir yer bulmuş.

Takip edilenler listesi dediğimiz gibi kızdıran politikacılar listesinden çok da farklı değil. Recep Tayip Erdoğan, zaten takipçi sayısının da bize çok iyi ifade ettiği gibi en çok takip edilen politikacı. Melih Gökçek onun arkasından geliyor. Arada ilginç çıkışlar yapan Sırrı Süreyya Öner, Emine Ülker Tarhan, Suat Kılıç ve Şafak Pavey gibi isimler var.

Yabancı politikacı deyince neredeyse en büyük çoğunluk Barack Obama’yı takip ediyor. Bence nedenlerini politikacılarımızın iyi benimsemesi lazım.

Bu arada politikacılarla ilgili sorduğumuz sorulara verilen cevaplar da aslında politikacılara ders niteliğinde: Kullanıcılar politikacıların kimseyi takip etmemesini yüzde 69 gibi dev bir oranla yanlış buluyor. Yine yüzde 75 gibi bir oran, politikacılara sordukları soruların yanıtlanmamasını yanlış buluyor. Ama ilginçtir bu konuda tuzak sorumuza da takılmışlar: Peki politikacılar sizin fikirlerinizi değiştirebilir miydi sorusuna yüzde 51 hayır diye cevap vermiş. Yüzde 49’a sevinmeli mi bu insanlar… O, onların bileceği bir iş.

Ama her ne olursa olsun anketin en net cevaplarından biri, politikacılar sizi takip etseydi bundan mutlu olur muydunuz sorusuna gelmiş: Yüzde 80, beni çok da etkilemezdi diyor. Diğer taraftan yine anketin üstünde en çok fikir birliğine varılmış cevabı ise bir politikacının çok takipçisinin olması sizi etkiler miydi sorusuna cevap olarak verilmiş: Yüzde 92’si bir politikacının kullanıcı sayısının çokluğunun kendini etkileyemeyeceğini belirtmiş. Çok yorum girmesi de yüzde 73 gibi ezici bir oranla halkımızın umurunda değil. Ancak politikacının agresif olması yüzde 61 gibi bir oranla halkımızı etkiliyor. Buna negatif mi pozitif mi diye sormadık ama agresif kavramının orada bulunması büyük bir ihtimalle pozitif etkilemezdi.

Bu arada hangisini daha çok takip ederdiniz sorusunu liderler, milletvekilleri ve gazeteciler üçgeninde sorduğumuzda yüzde 50 ile gazeteciler, yüzde 28 milletvekilleri, yüzde 22 ile liderler çıkıyor…

Sosyal medyaya geziden bakmak

/

twitter-kusu-gezi

Sosyal Medya Politika anketiyle ilgili araştırmanın tüm yazılarına ulaşmak için bu linke tıklayabilirsiniz

Gelelim sosyal medyadaki insanların Gezi – iktidar arasındaki düşünce yapısına… Gezi olaylarının sonuçları, insanların kafasında net bir biçimde iktidar karşıtlığı olarak oturmuş. İktidarı haksız bulanların sadece yüzde biri Gezi olaylarını haksız buluyor, yüzde 9’u da Gezi’yi bir yere kadar haklı buluyor. İktidarı haklı bulanların ise hiçbiri geziyi haklı bulmamış. Ama bu grubun yüzde 35’i Gezi olaylarını bir yere kadar haklı buluyor. Kafasındaki kavramlar tam oturmamış olanların ise hiçbir alanda tutarlı düşünemediğini görüyoruz. İktidarı bir yere kadar haklı bulanların yüzde 78’i geziyi bir yere kadar haklı buluyor.

Peki iktidar ve Gezi olayları olarak baktığımızda insanların fikirleri yerinden oynamış mı? Hemen hızlıca bakalım: Sosyal medyada yazılıp çizilenler sizin fikrini değiştirdi mi sorusunun cevabı yüzde 67 gibi çok net bir oranla HAYIR! Soruyu farklılaştırıp soruyoruz: Sosyal medyada yazılanların Gezi olaylarıyla ilgili insanlara karşı bakış açınızı değiştirdi mi? Bunun da cevabı Yüzde 50 gibi net bir oranla EVET!.. Bu soruda herkes bana “keşke birileri hakkında fikri değişen insanların fikirlerini negatif mi yoksa pozitif yönde mi değiştirdiğini sorsaydın” dedi. Bunu düşünmüştüm gerçekten de. Ama anketi hazırlarken sahip olduğum kafamla bunun insanları yargılamak olabileceğinden korktum. İyi ya da kötü yönde… O yüzden de sadece fikir değişikliği yaratıp yaratmadığına baktım. Ama sonradan fark ettim ki aslında bunu yapsak gerçekten de farklı çapraz sorgulamalarla anketi farklı bir yöne çekebilirmişim… Keşke yapsaymışız ama bu da anketin kaçmış bir treni oldu. Samimi bir biçimde itiraf ediyorum.

Yine iktidar konusuna dönecek olursak: Kullanıcılara sosyal medyada yazılanların politikacılar konusundaki görüşlerini değiştirip değiştirmediğini sordum. Bu noktada cevap biraz daha az şeffaf hale gelerek yüzde 48 EVET yüzde 36 HAYIR oldu.

Bence bu soru setinin en ilginç sonuçlu sorularından biri kullanıcılara kendileri hakkında sorduğum soru… Kullanıcılara sadece evet ya da hayır cevabı verecekleri sade bir soru yönelttim: Sosyal medyada yazılanlar ile kimsenin fikrini değiştirdiğinizi düşünüyor musunuz? Anketin en zor sorularından biriydi bu. Çünkü biraz egoların ortaya çıkmasını sağlayacaktı. Kullanıcılar yüzde 64 gibi büyük bir oranla evet cevabını verdiler. Bu soruya yapılacak çok çıkarım var ama benim aklıma gelen en mantıklı olanı insanlar eğer yüzde 67 gibi bir oranla fikirlerini değiştirmiyorlarsa ve diğerlerinin fikirlerini yüzde 64 gibi bir oranla değiştirdiklerini söylüyorlarsa burada bir yanılsama var. Ya aslında fikirleri değişiyor ve onlar bunun farkında değiller ya da birilerinin fikirlerini değiştirdiklerini düşünüyorlar ama aslında öyle bir şey yok.

Bence ikinci seçenek daha mantıklı.

Kahraman gazeteciye değil sosyal medyanın sıradan kullanıcısına soruyor

/

super kahraman

Sosyal Medya Politika anketiyle ilgili araştırmanın tüm yazılarına ulaşmak için bu linke tıklayabilirsiniz

Bu noktada araştırmamızın temel kıstası olan nereden haber takip ettikleri, fikirlerini nerelerden aldıkları konusuna girelim hemen… Kesin bir sonuç var ki insanlar artık kesinlikle gazete ve televizyon gibi örgün medyanın konvansiyonel yöntemlerini takip etmiyor. Bunu neleri takip ediyorsunuz, neleri takip etmiyorsunuz sorularından yola çıkarak görebiliyoruz. Örgün medyanın internet sitelerini takip etmekten yana sıkıntıları yok ama kendisine pek de ödün vermiyorlar. Bunun sebebini bir başka inceleme konusu olarak sizlerle paylaşacağım.

Gezi parkını haklı da bulsa haksız da bulsa, bu insanların en önemli medya kaynağı internet siteleri gözüküyor. Bu arada bir not düşmekte fayda var, insanlar politik fikirlerini daha çok bağımsız internet haber siteleri dediğimiz kaynaklardan alıyor. Yani üstünde CNN ya da Hürriyet yazmasındansa logosuz siteler onların daha çok ilgisini çekiyor.

Ama gezi parkını haklı da bulsa haksız da bulsa insanların politik fikirlerini en çok aldıkları kaynak, politikacı ya da gazeteci olmayan, sıradan sosyal medya kullanıcıları. Kısacası, Barack Obama’nın son iki seçim stratejisinin temelini oluşturan “oy verenler kendileri gibi olan insanlara danışırlar” tezi, inanılmaz bir yüzdeyle, yüzde 75’in üstünde bir oranla buradan da çıkmış oldu. Eğer biri kullanıcıların fikrini değiştirecekse bu, bir gazetenin köşe yazarı ya da TV yorumcusu değil, mahallesindeki bakkal, çocuğunun öğretmeni ya da beraber spor konuştukları insanlar olacak. Kanaat önderleri trajik bir biçimde kabuk değiştirmiş durumda.

Eğer yaklaşan seçimler için bir strateji geliştirmek isteyen olursa kalkıp gazetelere değil, bizzat halka gidip orada kendini destekleyen küçük adacıklar yaratmak zorunda.

Bunu söyleyince sosyal medyayı kullanan politikacıları desteklediğimizi ya da rakamların onları işaret ettiğini düşünmeyin. Çünkü mevcut sosyal medya durumu içinde gezi parkını destekleyen ya da desteklemeyen kullanıcıların fikirlerini en az aldığı yer politikacılar. En çok takip etmek istedikleri de yine politikacılar ve sosyal medyadaki parti hesapları.

Çok daha ilginç bir veriyi sizlerle paylaşmakta yarar görüyorum: Sosyal medyanın paylaşım ve ilişki yumağını zedelediğini düşünürken yanıldığımız da bir tokat gibi çarptı yüzümüze. Kullanıcılar politik fikirlerini fiziksel dünyadaki arkadaşlarından çok sanal dünyadaki sosyal medyadaki arkadaşlarından ediniyorlar. Arkadaşlar seçeneği yüzde 33-34 bandında kalırken sosyal medyadaki normal kullanıcıların oranı yüzde 76’lara kadar çıkıyor Gezi olaylarını haklı ya da haksız bulmalarından bağımsız bir biçimde…

Bir diğer ilginç not da yine sosyal medyaya dair karşımıza çıkıyor. Gezi parkı olaylarında kesin yargıları olanlar, yani kesinlikle haklı ya da haksız bulanlara kimleri takip etmezsiniz diye sorduğumuzda sosyal medyanın sıradan kullanıcılarını cevabını çok az, yüzde 4-7 bandında cevap veriyorlar. Oysa bir yere kadar sorusuna cevap verenlerde bu oran yüzde 26’lara kadar çıkıyor. Yani sosyal medyada sıradan kullanıcılardan fikir alıyorsanız, kafanızdaki düşünceler kesinlikle bir yere oturuyor. Ama öyle, ama böyle…

Sosyal Medya’nın politikayla ne alakası var?

/

sosyal medya politika

Sosyal Medya Politika anketiyle ilgili araştırmanın tüm yazılarına ulaşmak için bu linke tıklayabilirsiniz

Sosyal medyanın politikayla ne alakası var? İşte temel sorumuz ve sorunumuz bu. Bu iki arasındaki giriş çıkışları incelemek için Arman Acar ile birlikte kendimizi riske atmak istedik. Bulacağımız cevaplar bize ve sosyal medyayı küçük çocukların tüm oyuncaklarını burunlarına soktuğu gibi kullanan politikacılara yol göstermesini umduk.

Arman Acar, hızlı düşünen ve işten kaçmayan biri olunca da hemen hızla bir anket düzenledik. Dünyanın en iyi ve bilimsel anketi değildi. Ama olaylar henüz üstünde sıcaklığını taşırken bu anketin yapılması gerekiyordu. Bu anlamda işe koyulduk.

Anketi hazırlarken bunun tüm dünyayı kapsayacak evrensel bilgiler vermeyeceğini biliyorduk. Zira bizim zaman ve kaynak eksikliğimizi göz önünde bulunduracak olursanız ortalama bizim takipçimiz bir kitlenin sesi olacağı gün gibi aşikardı. Ama kısa bir zaman dilimi içinde Serdar Kuzuloğlu gibi çok zamanlar kader birliği yaptığımız ve çok geniş bir yelpazeye hitap edebilen insanların gönüllü omuz desteği sayesinde anket ummadığımız bir çevreye yayılmış oldu.

Hakkını mutlaka vermek lazım, sosyal medya çevresi de bu ankete çok inandı ve gerçekten politikacılara yön ve hedef verme çabasıyla kıymetli dakikalarını vererek ülkeye hatta dünyaya artı bir kattı.

Anketi ne için yaptığımızı biraz daha açmak gerekirse… Biz birilerini ön plana çıkarmak, bir kesimin diğerinden daha iyi ya da kötü olduğunu kanıtlamaya çalışmaktansa bir fotoğraf çekmek istedik. Bu fotoğrafa farklı açılardan bakarak çapraz sorguları ön plana çıkarmak ve sosyal medyanın politik fikirlerin gelişimi üstündeki katkısını, insanların orada görmek istediği profili ortaya koymaya çalıştık.

Yaklaşık bin kişinin doldurduğu bu ankette demografik ortalamamız sosyal medya için yapılan diğer anketleri tutuyordu. Yaklaşık yüzde 60 civarlarında erkek ve 33.5 yaş ortalamasına sahip bir kitle çıktı karşımıza. Soruların hiçbirini zorunlu tutmamamıza rağmen birçoğuna neredeyse yüzde 100 oranında cevap aldık.

Gezi eylemlerine katılan veya onu haklı bulan kitle, demografisi hemen herkes tarafından aşağı yukarı tahmin edilebilen bir yapı içerdiği için bu soru bizim için anahtardı. Ankete katılanların yüzde 73’ü gezi eylemlerini haklı bulurken yüzde 19’u bir yere kadar bu eylemleri haklı buldu, yüzde 8’i ise haksız bulduğunu beyan etti. Bu sorunun sağlaması niteliğindeki Gezi olayları sırasında iktidar partisi söylemlerinin haklı olup olmadığını sorduğumuzda karşımıza yüzde 80 haklı, yüzde 10 bazen ve yüzde 10 haksızdı çıktı.