Bir mekandayız. Ortama girince yaş ortalamasını bir puan yükseltiyorum o derece gençler var ortamda. Ortamda DJ coşturmak için Türkçe çalıyor. Ama orası özel bir mekanmış çıstak müzik yok. Nostaljik çalıyorlar. Nostaljik dedikleri de 1990’lar. Bu bana kendimi daha yaşlı hissettiriyor.
1990’ların başına döndükçe gençler vaaoov gibi sisler çıkararak ne kadar mutlu olduklarını belirtiyorlar DJ’e. Arada Levent Yüksel’in az nitelikli sesiyle Orhan Veli’nin Dedikodu şiirini seslendirdiği şarkı çalıyorlar. Gençler Orhan Veli’nin müstehzi kıtalarını kikirdeyerek bağıra çağıra söylüyorlar (Orhan Veli o yüzden bestelenmemeli, olmuyor işte)…
Arada Levent Yüksel şarkıya renk katıp şarkıyı durduruyor ve hani o Mualla’yı sandala atıp ruhumda hicranı söyletme hikayesi diyor. Aman gençler bir kikirdiyorlar bir gülüşüyorlar. Belli ki kafalarında sekse yakın bir algı resmi çıkıyor.
Oysa beyler bayanlar bilmiyorlar ki bu şarkı Üzgünüm Leyla olarak da bilinen şarkı Sadeddin Kaynak’ın muhteşem Segah makamı bestesi ve Vecdi Bingöl’ün sözlerinden oluşan bir efkar şarkısıdır. Bir adam bir kadından bir sandalda ruhundaki hicranı söylemesini istiyorsa onunla sevişmek değildir niyeti.
Gidin Orhan Veli’nin İstanbul’u dinlediği Aşiyan’a… Oturun heykelinin yanına. Bağıra bağıra söyleyin ya da söyletin birine bir şarkıyı. Bakalım kikirdeyecek bir şey bulabilecek misiniz içinde…
En neşeli şiiri Bugün de Akşam Oldu olan Vecdi Bingöl’ün şarkılarını şiirinde geçiren Orhan Veli… Sadece 1940’ların değil bugünün de çok az anlaşılabilen bir şairi…