Keynote speaker diye bir kavram var. Belli başlı bazı abiler ve ablalar, vizite başına belli ciddi ücretler kesip belli korularda havalı konuşmalar yapıyorlar. Yapay zeka, endüstri 4.0, sosyal pazarlama gibi çok havalı ama içi boş kavramları o salondan çıktıktan sonra hatırlamayacak, aklına gelip de Google’dan aramayacak insanlara anlatıyorlar.
Toplum çok acayip. Ülkede internet değişim noktası yok, ülkede fiber yok, ülkede öğrencilere verebileceğiniz bilgisayarı yapacak firma yok, ülkede Türk baz istasyonu kullanmak isteyen firma yok, ülkede internet ansiklopedisi yok, bilişim öğretmenlerine ders saati yok ama bizim keynote’lar hep yapaydalar hep zekadalar. Bir şeyin sonuna 4.0 gibi 4.5 gibi rakamlar konunca onları havalı sananlar için İngilizce kelimelere takılar getirip teknik konuştuk izlenimi uyandırıyor ve para kazanıyorlar.
Ülkemde hangi köşeyi dönseniz bir TED etkinliği var, kalabalıkta elinizi sallasanız bir TED konuşmacısına takılıyor. Ama takılmadan 4’ten 12’ye kadar İngilizce sayamıyoruz. Kürk Mantolu Madonna’yı “La Isla Bonita” şarkısıyla tanıyor ama Yul Bryner bilmeden WestWorld seyredip yapay zeka üstüne fütürist fikirlerimizi fışkırtıyoruz.
Twitter’a Hashtag kullanmadan yazacak 200 karakterlik izlenebilir bir fikrimiz yok ama Instagram’da üç kameralı telefonlarla çekilmiş filtreli fotoğraflarla trendler yaratıyoruz.
Fütürizm mi istiyorsunuz? Alın size mevcut verilerden çıkardığım birkaç tanesini vereyim. Çok havalı değiller. Sunum için üstüne koyacağımız stok fotoğrafları da yok. Ama geleceğe dairler işte. Yemin etsem başım ağrımaz:
- Şirketler yakın zamanda “biz ne malmışız, bunlara niye para veriyoruz” diyecekler
- İzleyiciler bir vadede kendilerine anlatılanların bulunduğu Google aramalarını keşfedecekler
- Yapay zekanın aslında ancak kendilerini kodlayanlar kadar akıllı olduğunu, bu kodlamaların içnde dünyayı le geçirecek “If humanity fucks up Then fuck the World” satırının bulunmadığını anlayacaklar.
- Önlerine getirilen insansı robotların insansı olmasının gerekmediğinin farkına varacaklar. Robotlara konan burun ve kaşların aslında birer pazarlama hilesi olduğunu keşfedecekler.
- Bir haftada seyredilmeye çalışılan 9 sezonluk dizinin bir güzel yazarın romanının bir bölümü etmediğini anlayacaklar.
- Gerçek fütürizmin Amerikan donanım sitelerinden değil H. G. Wells’ten beslendiğinin farkına varacaklar.
- George Orwell’in bir sözünü hatırlatayım belki Keynote’lardan biri bunu br sunumda kullanır: Gazetecilik, birilerinin yayınlanmasını istemediği haberleri yazmaktır; gerisi halkla ilişkilerdir. Geceleri eğlenmeli, hafta sonlarında otelde kalmalı basın toplantılarına giden teknoloji yazan gazetecilerin birinin bile oradan onları çağıran şirketleri rahatsız edebilecek tek bir satır yazmaması çağrıştırdı bana bu sözü. Böyle devam edecek bu durum. Bu da son ama çok bariz fütürist madde olsun.