İlk okuduğum kitaplardan biriydi Kelebek. Evde vardı niye bilmiyorum. e yayınları baskısıydı. Henri Charriere diye bir Fransız abi yazmıştı. Okuduğumda çok küçüktüm. Filmini seyrettiğimde de. Babam daha ilkokulun ilk yıllarında kitabı okuduğum için beni onun sinemasına götürdü sanırım. Steve McQueen ve Dustin Hoffman’da seyrettim.
Genel olarak hikayeyi anlatmak gerekirse… Henri Charriere’in gerçekten hapse tıkılıp oradan kaçtıktan sonra yazdığı bir roman bu. İnsanın özgür kalmak için sınırlarının ne olduğunu anlatmaya çalışıyor cümle aleme.
Eserin içinde birbirin satan insanlar var. Birbirlerinin üstünden geçinen, birbirinin kuyusunu kazan, biraz daha iyi yaşamak için diğerinin hayatının pisliğe batmasını umursamayan… Ama diğer taraftan bulunduğu hücrede ölmesin diye arkadaşına öldürülmek pahasına yarım hindistan cevizi gönderen arkadaşlar, hindistan cevizi gönderen arkadaşını ele vermemek için altı ay boyunca yarım öğün yemek yiyen ve hücre cezasını uzatılmasına sesini çıkarmayan adamlar…
Charriere romanı yazarken abartmış, suyunu çıkarmış olabilir. Gerişe dönüp arkadaşlıklarınızı gözden geçirin. Biriyle arkadaş gibi arkadaş olduğunuzu anlamak için Şeytan Adası’na gitmek mi lazım?