/

Balon bir hikaye değil

Yeni sinemacılar bunu çok iyi yapıyorlar. Filmlere çocuk filmi süsü vererek çocukların ailelerini sinemaya sürüklemesini sağlıyorlar sonrasında filmin içine iki üç tane abidik çocuk diyaloğu koyduktan sonra geri kalan her şeyi büyükler için yapıyorlar. Böylece büyükler ne zanan o filmin yapımcısının (mesela Pixar) logosunu görse çocuğundan daha çok istiyor o filme gitmeyi. Üstelik çocukları için gidiyor gözüktükleri için büyük boy bir vicdani rahatlama da yaşıyorlar.

UP isimli film de bunlardın biri. Az önce seyredip vicdani rahatlamamı yaşadıktan sonra bunun analizini sizinle paylaşmak istedim. Kesinlikle filmin içindeki kavramların yarıdan fazlası çocuklar için çok fazla. Yanlış demiyorum çok fazla… Mesela bir adamın çocukluk aşkıyla tanışması. Sevdiği kızla aynı hayalleri paylaşması ve bunun için evlenmesi… Kendi küçük dünyalarında para ve puldan uzak yaşamaları ve buna dayanmak için ortak hayallerini kullanmaları. Kadının kaybıyla beraber monotonlaşan hayat… Evini satmayan, kapitalizme teslimiyeti reddeden bir ihtiyar. Çocukluk hayallerinin yıkılması ve bundan yeni bir mutluluk yaratma çabası. Çalışmak zorunda olduğu için oğluyla ilgilenemeyen baba modeli…

Böyle söyleyince sanki Shakespeare eseri anlatıyormuşum gibi oldu değil mi? Alt tarafı bir Pixar animasyonu. Ama o kadar çok kavram var ki. Bu arada esprilerin de büyük kısmı çocuklar için değil. Mesela filmin sonunda yaşlı adam ve çocuk yolun kenarına oturmuş arabaları sayıyorlar. Mavi arabalar, kırmızı arabalar… Yanlarında duran köpek ama o gri diyerek bombayı patlatıyor. Seyreden büyüklerin bir kısmı köpeklerin renk körü olmasına dayalı bu espriyi anlamadı bile. Değil ki çocuklar… 10 yaşındaki çocuklar kendilerine uzun uzun anlatılınca bile anlamıyor espriyi… Ama ilk duyduğumda anırasım geldi muhabbete.

Bu yeni model sinemacılık fikrini çok beğeniyorum. Hem bir büyük olarak, hem ebeveyn olarak. Aptal ceylanlı kelebekli çocuk filmleri seyrederek çocuğumla geçirdiğim vakitleri heba etmek istemiyorum.